Terra luna’nun çöküşü, kripto piyasalarında tarihe geçen bir andı. Piyasa değeri ilk 10 da olan bir coin’in 24 saat içerisinde değerinin silinmesi hem stablecoinlerde hem de kripto varlıkların totalinde oldukça güven sarstı. Stablecoinler arasında Terra oldukça benzersiz bir pozisyondaydı. Diğerlerinin aksine Terra, değerini rezerv ile değil de sistem içerisinde bulunan otomatik arz mekanizmasıyla kendini 1 dolara çıpalamayı amaçlamıştı fakat tek güvenin sisteme dayalı olduğu bu mekanizmada çıpa bozulunca sistemde yatırımcıların gözünde bitti. Terra luna’daki ilk çıpa bozulumunu 1 milyar dolar civarı para ile gerçekleştirilmesi sistemin kırılganlığını ortaya seren bir kanıt oldu denilebilir.
Algortimik stablecoinlerin genel çalışmak prensibine baktığımızda sistem 2 farklı token kullanmakta. Bunlardan bir tanesi stabil olarak atanıp değeri fiat para olarak sabitlenirken (örneğin 1 US Terra = 1 ABD doları), sistemin diğer ayağı olan coin volatil olarak serbest şekilde piyasa şartlarında hareket etmesine müsaade ediliyor. Sistemde bu 2 coin her zaman kendi aralarında 2 taraflı olarak özgürce çevrilebilmektedir. Terra Luna üzerinden örneklendirirsek 1 adet stabil UST “yaratmak” için 1 ABD doları değerindeki volatil “Luna” coin “yakılmaktadır”. Tam tersinde ise 1 dolar değerinde Luna “yaratmak” için 1 ABD doları değerindeki stabil “UST” coin “yakılmaktadır”. Bu coinlerin takası sırasındaki miktar değişim totalde arzını değiştirerek coin değerlerinde değişimine yol açmaktadır. İşte bu noktada sistemin iddia ettiği bir coin’in sabit bir fiat paraya eşit olmasının gerçekeşmesi için finansal piyasalarda oldukça yoğun kullanılan “arbitraj” kullanılıyor. Luna Terra üzerinden örnek verirsek, eğer UST coin’in değeri 1 ABD dolarının altına düşerse insanlar Luna coinlerini UST’ye çevirerek 1 dolar edecek olan UST’yi ucuzdan alabilmekte ve risksiz kâr amaçlı UST talebi UST değerini artırarak tekrardan 1 ABD doları seviyesine çekmektedir. Eğer UST 1 dolar üzerine çıkarsa 1 dolar değerindeki Luna coin miktarı ile değeri 1 dolardan yüksek olan bir adet UST “yaratmak” karlı olacağından Luna arzı azalırken UST arzı artmaktadır. Bunun sonucunda da UST arzı artığından fiyat denge noktası olan 1 USD’ye geri dönmektedir. Genellikle bu dengeyi yakalamaya yardım etmek için kurucuları tarafından oluşturulan bir fiyat düzenleyici taraf, piyasayı alım satımlar ile çıpayı tutmaya çalışmaktadır. Bu market making için gereken fon ise stabil ve volatil coin’in protokol üzerinde değiş tokuş edilmesi sırasında “yakılan” coin’in küçük bir bölümünün ortak havuza aktarılmasıyla oluşuyor.
Algoritmik stabil coinlerin çalışması için için yatırımcıların, sabit bir değere çıpalanan stabilcoin değerinin, çıpa değerinden saptığında bunun tekrar geri döneceğine olan kesin güveni gerekiyor. Bu yüzden, bu güvenin herhangi bir olay veya taraflar ile zarar görmesi durumunda Luna Terra örneğinde yaşadığı gibi çok hızlı bir çöküşe sebep olabilmektedir. Çıpa bozulması, sistemin en önemli kırılganlığı olduğu gibi sadece kötü niyetli kişilerin “saldırısı” ile de sınırlı olmaması aslında sistemin “sürdürebilirliğini” ve geleceğini sorgulatmaktadır.
Peki bu sürdürebilirliği tehdit eden ana unsur nedir? İlk bakışta çıpa’nın kalıcı olarak bozulması en önemli unsur olarak gözükse de sistemin sürdürebilirliğini asıl bozan sebep sistemin dışarıdan fon akışının kesildiği zaman çökmesi olarak özetleyebiliriz. Bu fenomeni açıklamak için sistemi oluşturan 3 taraf bulunmakta Stablecoin sahipleri, Stablecoin “sigorta edenler” (algoritma tarafından desteklenen varlıklar) ve Sistem’in dışarısındaki finansal dünya. Stablecoin’i sigorta edenler veya destekleyen varlıklar kendini stablecoin’i düşüşünden kendilerini korumak için stablecoin üzerinde short pozisyonda kalmalılar ve aldıkları risk için ödül almaları gerekmekte. Bu olayın diğer tarafında ise Stablecoin sahipleri ise “sigortacılara” kredi vermektedirler ve bunun sürdürebilir olması için mükafatlandırmaları lazım. Fon akışının kesilmesi durumunda 2 tarafında aynı düzlemde uzun vadede var olmaları bu “risk-ödül” dengesi bir tarafa kayacağından sürdürebilirlik mümkün görünmemektedir. Daha da açıklamak gerekirse Stablecoin sahiplerinin, sigorta edenler veya destekleyen varlıkları sürekli sübvanse ederlerse kendi varlıkları zaman içinde değer kaydecektir. Eğer stablecoin’i destekleyen varlıklar veya güvence verenler, stable coin sahiplerini desteklerse kendi kredibiliteleri zarar görerek sistem içerisinde sermaye bazlı bir kredi riski oluşturabilir.
Peki RAI, yukarıda bahsettiğimiz bu risk-ödül sistemini nasıl çözmektedir. Sistem 2 farklı taraftan oluşmakta RAI sahipleri, Stablecoin’i tutmaktadır. Sistemin diğer önemli parçası ise RAI ödünç veren, Etherium’u sistemde teminat olarak depozito edip karşılığında RAI stablecoin’ini almaktadır eğer aldığı RAI’yi daha önce belirtilen faiz oranı ile geri öderse Etherum u sistemden çekebilmektedir. Bu RAI yaratımı “Safe” denen smart kontrat içerisinde olmaktadır ve RAI borç vereni, teminat koyulan Etherium değerinin altında RAI çekebilmektedir (Örneğin 30 RAI=1 ETH kabul edersek, yatırımcı 1 ETH karşılığı 20 RAI çekebilmektedir. Kalan kısım Teminat olan ETH’de değer düşmesi durumunda marj olarak saklanmaktadır.) Teminat gösterilen Etherum ‘un değerinin marjın altına düşmesi halinde otomatik tasfiye edilerek başkalarına daha fazla teminat koyulması için “satılmaktadır”. RAI yaratımındaki ortaya çıkan faiz piyasa durumuna bağlı olarak değişebilir olup negatif veya pozitif değerlere de gelebilmektedir. Bu sistem RAI yaratımının “borcu”na karşılık geldiği için itfa oranı (redemption rate) olarak adlandırılmaktadır.
RAI sisteminde daha önce bahsettiğimiz itfa oranı kapalı sistem içerisindeyken sürdürebilir olma problemini çözen bir mekanizma olarak ortaya çıkmıştır. Piyasa durumuna bağlı olarak Pozitif veya negatif değişebilen itfa oranı uzun vadede risk-ödül davranışı noktasında stablecoin sahipleri ve borç verenleri arasında denge kurabilmektedir. İtfa oranı RAI sahiplerine uygulanan bir faiz oranı diyebiliriz. RAI piyasa fiyatı, daha önce bahsettiğimiz “SAFE” kontratı üzerinden belirtilen fiyatın altında veya üstünde olması durumunda RAI sisteminde, algoritmik stablecoinlerin kullandığı arbitraj mekaniğine ek olarak kullanılan itfa oranı da sürdürebilir bir denge aracı olarak kullanılmaktadır. İtfa oranını sistemde nasıl çalıştığını daha detaylı açıklamamız gerekirse:
Yukarıdaki grafikte görüldüğü gibi piyasa fiyatının, itfa oranı üzerinde yüksek çıkması durumunda hem arbitraj imkanı doğmakta hem de RAI “yaratımında” istenen faiz negatif’e geldiğinden dolayı risksiz kar için ayrıca SAFE üzerinden RAI yaratımını teşvik etmektedir.
Piyasa fiyatının altına düşmesi durumunda gene arbitraj imkanına ek olarak artan itfa oranı ile RAI yaratım borcunun faizi artmaktadır. RAI borç verenler, teminat için artan RAI ihtiyacı sebebiyle piyasadan hem RAI toplayarak hem de RAI “yaratımı”’ndan caydırılmaktadır. RAI sahipleri ise hem arbitraj hem de itfa için gereken RAI miktarının artışı ile RAI’ye talep artmaktadır.
RAI’yi farklı kılan bir başka özellik ise fiyatını başta 1 RAI = 3,14 USD keyfi olarak başta sabitlense de itfa oranı ve arz-talep dengesine göre bu fiyat değişebilmektedir. Bu değişim market hareketlerinden kaynaklandığı için piyasa oyuncularının arbitraj için güvenini artırıyor.
Terra Luna ile benzer “tokenomics” lere sahip Tron tarafından çıkarılan USDD stabil coin ve Neutrino USD stabil coinlerinin gelecekteki durumu algoritmik stabilcoinler için oldukça önemli olacak. Eğer bu coinlerde sistemlerini sürdüremezse. Kripto dünyası yeni fikir arayışlarına çıkacaktır. RAI, 30 milyon dolar piyasa değeri ve 2 milyon dolar altı hacmi ile popüler bir coin olmasa da kripto sistemine getirdiği yeni “Tokenomics” konseptleri gelecekteki algoritmik stablecoinlerin şablonu için bir umut ışığı olabilir.